Anlaşma- Fatih Murat Arsal

Anlaşma


Sayfa Sayısı: 528
Ephesus Yayınları
2014
25 tl
Zoraki Koca, #4


Kitap Tanıtımı

Kafenin dışındaki fırtına, genç adamın yüreğindekinden daha şiddetli değildi. Annesinin baskılarından o kadar bunalmıştı ki, ona aklına gelen ilk yalanı söyledi. Bu yalanına servis yapan garson kızı da ortak etmeye çekinmedi.

"Telefonda annem var!" dedi asık bir suratla. Otoriter sesli adamın tavrı garson kızın itiraz etmesini engellemişti.

"O ne sorarsa 'evet' de... Tamam mı? Sadece 'evet' de. Çok nazik ol! Söz veriyorum, bu iyiliğinin karşılığını alacaksın!"

Garson kız bu sert görünümlü adamın annesi ile ne konuşabilirdi ki?

"Acaba oğlumun dediği doğru mu?" diye sormuştu kadın. Peki ama ana oğul arasından konuşmanın içeriği neydi ki? Sonra adamın her soruya 'evet' demesini istediğini hatırladı. Sorun değildi. Evet demek o kadar da zor olamazdı.

"Evet, doğru!.." dedi duru bir sesle. Ama ardından gelen soruya hazırlıklı değildi!

"Ve... yani gerçekten evleneceksiniz, öyle mi?"

Birçok yanlış anlamanın sonunda anlaşmaktan başka çareleri yoktu. Sadece iki ay birbirlerine dayanacaklardı. Ama gerçek aşk için sınırlı anlaşmaların hiçbir önemi yoktu. Evlenmemek için evlenmek kadar komik bir şey olabilir mi?

Kadere müdahale edilemeyeceğini anladığınız, anlaşmaların bozulmasına destek olacağınız bir FMArsal romanı daha...


Kitap Yorumu

Anlaşma’yı, Şahana Gelin’den hemen sonra okumuştum daha basılı halde değilken ve Osman’dan sonra Yavuz ilaç gibi gelmişti. Osman’ın tam tersine Merve’ye karşı tavırları inanılmaz sabırlı ve yumuşaktı. Haliyle favori kahraman Yavuz oldu benim için. 

Fatih Murat Arsal’ın tüm kitaplarını okudum ve her kitabında erkek kahramanlarına kızarak bitirdim. Hayır sonunda nasılsa kızların cazibesine kapılacaksınız neden onları bu kadar zorlarsınız! Hem kızıp hem okumamsa sanırım ayrı bir ironi ama bu konuda yapacak bir şey yok :D 

Yavuz evlilikten nefret eden bir adamdır hatta tek bir kadınla yaşama düşüncesi onun için korkunçtur. Ancak annesinin ısrarına dayanamaz ve yaklaşık beş dakikadır tanıdığı bir kıza anlaşmalı evlilik önerir. 

Merve, anne ve babasını küçükken kaybetmiş ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan gencecik bir kızdır. Bir kafede akşamları garsonluk yaparak masraflarını çıkarmaya çalışır, gündüzleri de okuluna gider. Bir akşam çalışırken bir tesadüf eseri hayatını fazlaca kolaylaştıracak bir teklif alır. 

Anlaşmayla başlayan bir evlilik nasıl gerçeğe dönüşür? Evlilikten delicesine korkan bir adam nasıl olur da uysal bir ev erkeğine dönüşür? Kaybetme korkusu bir adama neler yaptırır? Bir kadın için nelerden vazgeçebilir? Bu soruların cevapları Anlaşma kitabında işte. 

Fatih Murat Arsal’ın diğer kitaplarında olduğu gibi Anlaşma’yı da çok kısa sürede bitirdim. Zira oldukça akıcı bir kalemi var yazarın. Redaksiyonu ise oldukça iyiydi. Ayrıca eklenen kısımlarla çok daha güzel bir hale gelmiş kitap. 

Benim keyifle okuduğum kitaplardan biri oldu “Anlaşma”. Eğer Fatih Murat Arsal’la tanışmadıysanız hala, bu kitap iyi bir başlangıç olabilir. Şimdiden keyifli okumalar dilerim.

Benim puanım;

İki Hayat Arasında- Jessica Shirvington

İki Hayat Arasında


Sayfa Sayısı: 320
Yabancı Yayınları
2014
20 tl


Kitap Tanıtımı

Mükemmel hayat mı?
Yoksa mükemmel aşk mı?
Sen seç. Sabine herkes gibi değildi. Kendini bildi bileli, iki hayatı vardı. Her yirmi dört saate bir Değişim geçiriyor ve her günü iki kere yaşıyordu. Mükemmel Hayat. Wellesley'de, Sabine istediği her şeye sahipti: cazibeli arkadaşlar, şık kıyafetler, başarılı bir okul yaşamı, herkesin birlikte olmak istediği bir sevgili ve göz kamaştırıcı bir gelecek... Mükemmel Aşk.

Roxbury'de Sabine'in bambaşka bir hayatı vardı: maddi zorluklar çeken bir aile, serseri arkadaşlar ve sırrı ortaya çıktığında başına gelen korkunç olaylar… Ama sonra Ethan'la tanıştı. Yakışıklı ve ilgi çekiciydi; üstelik Sabine, daha önce hiç kimse için böyle şeyler hissetmemişti.

Tüm istediği tek bir hayat yaşamak olan Sabine, bu nihayet mümkün gibi göründüğünde, amacına ulaşmak için bir dizi tehlikeli deney yapmaya başlamıştı. Ama kendisine inanan tek adamı ve geri kalan her şeyi riske atmayı göze alabilecek miydi?




Kitap Yorumu


Tanıtımını okuduktan sonra okumam dediğim kitaplardan biriydi İki Hayat Arasında. Zira içerisinde fantastik şeylerin olması hiç ama hiç ilgimi çekmemişti. Sırf can sıkıntısına kuzenimin getirdiği kitaptan iki bölüm okudum ve tabii sonrasında hemen facebooka gelip RKBT kızlarına sordum, okuyan var mı diye. Eğer sonuna kadar böyle gidecekse okuyacaktım ve kızların yönlendirmesiyle devam ettim. Teşekkürler kızlar :D 

Sabine’in iki hayatı var ve o her günü iki kez yaşıyor. Bir gün Wellesley’deki ailesi ve arkadaşlarıyla yaşıyor gece on iki olduğundaysa onun deyimiyle bir değişim yaşıyor ve aynı günü bu kez de Roxbury’deki ailesi ve arkadaşlarıyla yaşıyor. 

Wellesley’deki hayatında her şey yolunda gidiyordur. İyi bir ailesi, popüler arkadaşları ve de okulun en yakışıklısı olan Dex’le görünürde mükemmel olan bir ilişkisi vardır. Roxbury’de ise işler o kadar da yolunda gitmemektedir. Maddi zorlukların dışında biraz da sorunlu bir ailesi vardır. Ancak küçük kız kardeşi Maddie onun her şeyidir. 

İki yaşam arasında kalmak Sabine için oldukça zordur. Kendisini hangi yaşama ait olduğunu bir türlü bulamaz ve bu durum işleri içinden çıkılmaz hale getirir. Bir gün metro merdivenlerinde düşüp kolunu kırar ve asıl karmaşanın başlangıcı bu olay olur. Bu olayla birlikte kendisinde oluşan bir takım değişiklikler keşfeder. Bu keşifle birlikte değişikliklerin durumunu ölçmek için testler yaparken Roxbury’deki hayatı tam anlamıyla sıkıntıya girer. Oradaki hayatının çekilmez olduğunu düşünürken karşısına çıkanlarla belki de fikri değişir, kimbilir! Wellesley’de ise görünürde her şey güzeldir. Yapılan planlar ve diğer hayatın sıkıntıları için çözüm bulmaya çalışarak geçer günleri. 

Her bölüm sonunda hayır ama burada bitemez dedim. Her yaşam en merak edilen yerde bırakılmış ve tekrar oraya dönebilmek için sabırsızlandım. Son 15-20 sayfa kaldığında okuduklarım şok etti beni, böyle bitemez derken asıl şoku sonda yaşadım! 

Yazar ilk sayfasından son sayfasına kadar temposunu hiç düşürmeden işlemiş konuyu. Başladıktan sonra bitirene kadar bırakmak mümkün olmuyor. Kapattığınızda ise keşke bu kitap seri olsa da devamını okuyabilseydik diyorsunuz. İçinde fantastik şeylerin olacağı bir kitabı bu derece seveceğimi biri söyleseydi, kesinlikle inanmazdım ama oluyormuş işte :D Uzun lafın kısası tarafımdan şiddetle tavsiye edilir!

Benim puanım;

Tatlı Sır- Jamie McGuire, Yurt Dışı Yorumları(4. Gün)

Tatlı Sır- Yurt Dışı Yorumlar

38. blog turumuzun kitabı "Tatlı Sır" oldu ve turumuzun dördüncü gününde sırada yurt dışı yorumlar postu var. Seveni de var sevmeyeni, beğeneni de var eleştireni de. Bakalım neler demişler kitabımıza? Bu arada Tatlı sır Goodreads sitesinde 4.18 puan almış. 24609 oylama yapılmış ve 3776 da yorumu var.









Bu kitapla Jamie McGuire yine yaptı yapacağını! Beautiful Disaster kitabından sonra bu kitaba da bayıldım. Cami ve Trent’i ilk kitapta okumuş ve zaten genel itibariyle karakterlerini sevmiştim ama aşkını okumak başkaydı. Özellikle de Travis’in yer aldığı kısımları okumak çok zevkliydi. Bu küçük anları okuyunca diğer kitapları tekrar okumak istedim. 

Camille’i hem karakter olarak sevdim hem de olayların içindeki rolünü. Ve o son!!! Son sayfada o sonu okuyunca öldüm sandım. Tıkandım kaldım o sonda, çok mantıklı bir kurgu olmuş sonu. Maddox kardeşlerden daha fazla okumak için sabırsızlanıyorum.











Oldukça severek okudum bu kitabı. Beautiful Disaster kadar olması mümkün değil tabii, orada Travis vardı çünkü. Bu kitabın tek eksiği bence daha az olayın olmasıydı. Onun dışında genel işleyişini sevdim. Hatta arada Travis ile ilgili geçen şeylerin olması çok iyiydi. Trenton aksiyon adamı olmasa da iyi bir aşık!!! Cami ile ilgili aklıma takılan bir şey var ve sanırım onu da diğer kitaplarda öğreneceğim. O yüzden de yeni kitaplar gelsin diyorum.











Beautiful Disaster ve Walking Disaster benim favori kitaplarım. Haliyle Trenton’ın kitabını da heyecanla bekliyordum. Evet tüm Maddox kardeşleri seviyorum ama Trent inanılmaz bir adam! Çok tatlı, fazla sevilesi hem de! Benim için tek sorun sanki kitap Trent ile ilgili değil gibi olması. Muhtemelen kitabın çeyreğinde Trent vardı ve ben onu daha çok okumak isterdim. Haliyle kitaba yoğunlaşmam zor oldu. 

Jamie McGuire benim yine favori yazarlarımdan ama bu kitabı favorim değil ne yazık ki. Ve o son öyle olmamalıydı!











Sanırım kimsenin beklediği gibi bitmedi kitap. İlk kitapla karşılaştırmak doğru değil elbette ama onu okuduktan sonra daha farklı bir son beklerdim kesinlikle. Bir de olaylar sanki yavaş ilerledi. Söz konusu Trenton olunca daha fazla olay bekledim sanırım. Bu kitabın dezavantajı beklentinin çok çok aşırılarda geziyor olmasıydı!











Uzun zamandır beklediğim kitaptı ve sonunda okuyabildim. Son sayfaya kadar da aynı heyecanla okudum ancak son sayfaya geldiğimde tüm hevesim kaçtı. Jamie bize bunu yapmayacaktı, “Beautiful Disaster” kitabından sonra seri böyle devam etmemeliydi.

Tatlı Sır- Jamie McGuire, Kitap Yorumu ve Çekiliş(2. Gün)

Tatlı Sır


Sayfa Sayısı: 368
Yabancı Yayınları
2014
23 tl
Beautiful, #3


Kitap Tanıtımı

Çocukluk yılları gereğinden fazla erken sona eren, özgür ruhlu Camille "Cami" Camlin, üniversitenin ilk yılından sonra kendi evine çıkmıştı ve hayatını istediği gibi yaşayabilmek için çabalıyordu. Red Door'da çalışmak ve okula gitmek dışında başka bir şeye ayıracak vakti yoktu. Ta ki erkek arkadaşını görmek için çıkacağı seyahat iptal olana kadar... Şimdi önünde, yıllardır ilk defa ne yapacağını bilmediği bomboş bir hafta sonu vardı. 

Trenton Maddox, Eastern State Üniversitesi'nin kralıydı. Arkadaşları onun gibi, kadınlarsa ona sahip olmak istiyorlardı ama trajik bir kazadan sonra hayatı altüst olmuş, okulu yarım bırakmıştı. 

Kazadan on sekiz ay sonra Trenton, dul babasıyla aynı evde yaşayıp yerel bir dövmecide çalışıyor, babasına faturaları ödemesinde yardımcı oluyordu. Tam hayatının normale dönmeye başladığını hissettiği günlerin birinde, Red'de yalnız başına oturan Cami'ye rastladı. 

Gürültücü kardeşleriyle başa çıkmaya alışkın olan Cami, Trenton Maddox'la başlayan yeni arkadaşlığını da idare edebileceğini düşünmüştü. Ama bir Maddox erkeği, âşık olduğunda bu sonsuza dek sürerdi; âşık olduğu kız, altüst olmuş dünyasını tamamen yıkabilecek kişi olsa bile...


Kitap Yorumu

Travis’i okuyup bayılmıştım ve diğer kardeşlerin hikayelerinin de geleceğini bilmek fazlaca heyecanlandırmıştı. O zamandan beri merakla bugünü bekliyordum ve sonunda “Tatlı Sır” kitabımı bitirdim :D 

Tatlı Sır, iki numaralı Maddox olan Trenton’ın hikayesi. Diğer Maddoxlar gibi o da oldukça yakışıklı, seksi ve kaçınılmaz olarak aşırı çapkın bir adam. Ama içinde ehlileştirilmeye müsait bir yanı da var ki okudukça görüyoruz bunu. Doğru kişiyle doğru zamanda karşılaştığında nasıl bir adama dönüşebileceğini okumak çok keyifliydi. 

Kızımız Camille sorunlu bir ailenin kızı. Çocukluğundan beri özgürlüğünü kazanacağı anı bekler ve kavuştuğunda da ailesi ile arasına ciddi bir mesafe koyar. Sadece özel günlerde onlarla birlikte olmaya özen gösterir. Uzun mesafeli ilişkilerin yürütülebileceğini düşünür ve gizemli bay T.J. ile bir ilişkiye başlar. T.J. işi dolayısıyla oldukça yoğun ve de oldukça gizemlidir. Cami ile gerektiği gibi ilgilenemez ve onu kaybetmesi kaçınılmazdır. Peki Camille’in yanında göreceği adama hazır mıdır? 

Camile bir barda çalışır ve son zamanlarda Trenton’ın ona tavırlarında bir farklılık sezer. Bara her geldiğinde ilgisini daha fazla belli eder. Ve kaçınılmaz son, kızımız Trenton’a aşık olur. Ancak sıkıntılı bir süreçtir bu zira Trenton ve T.J. arasında ne yapacağına karar vermesi zordur Camille’in. 

Kitabın sonuna kadar sırın ne olduğu hakkında en ufak bir şey bile geçmiyor. Artık ümidi kesmişken gördüğünüz şeyle ciddi anlamda şaşkına dönüyorsunuz. Ben en azından ‘Yok artık!’ falan modunda kaldım bir süre. Bir şok bekliyordum ama o kesinlikle bu değildi. 

Travis’i sevmiştim ve kesinlikle favori karakterimin o olacağını sanıyordum ama Trenton’ı okuduktan sonra yanıldığımı anladım. Maddoxlar tümüyle favori olacak gibi duruyor ama Trenton’ın Olive ile olan ilişkisi diğerlerinden bir adım öne geçti bile! Biz severek okuduk RKBT kızları olarak, sizlere de keyifli okumalar dilerim :)

Benim puanım;



Son olarak çekiliş için buyurun :))

a Rafflecopter giveaway

Kalbin Ateşi- Rita Hunter

Kalbin Ateşi




Sayfa Sayısı: 495
Epsilon Yayınları
2014
25 tl
Ateş, #3

Kitap Tanıtımı

İskoçya kırsalındaki küçük çiftliğinde koyun yetiştiren Davina Murray, sevdiği erkek tarafından masumiyeti çalınarak terk edilen kardeşinin hayatının en büyük hatasını yapmasının önüne geçememiştir. Ancak onun hayallerini çalan adamın hiçbir şey olmamış gibi pırıltılı yaşamını sürdürmesini kabul etmeyecektir. O halde... 

Sadakat, kararlılık ve öfkenin yol gösterdiği bir planın, tatlı dil, ölçülü bir hafifmeşreplik, çalışılmış bakışlar ve biraz da cesaretle süslendiğinde uygun dozda bir intikama dönüşmesinin önüne geçebilecek ne tür bir engel olabilir ki? Belki sadece korumacı bir kuzen... 

Abbey Kontu Stephan Ramsey kuzeninin hayatına aniden giren bu çarpıcı kadının bir şeylerin peşinde olduğunun farkındadır. Kalbinin tekrar kırılmasını istemediği kuzenini korumak için Davina Murraynin cazibesine kalkan olarak kendi tecrübesini öne sürdüğünde ikisi arasında patlak veren savaş, kısa sürede kalplerini ateşe verecek bir serüvene dönüşecektir.



Kitap Yorumu

Uzun zamandır beklediğim kitaptı Kalbin Ateşi, zira seriyi arka arkaya okumayı sevdiğim için Akşın Ateşi ve Ruhun Ateşi’ni bir süredir bekletiyordum. Peki beklediğime değdi mi derseniz kesinlikle evet! Diğer kitaplarda Stephan’ın olduğu kısımları çok sevmiştim ve merakla kendi hikayesini bekliyordum.

Stephan grubun en fırlama elemanı. Kadınlarla arası çok iyi ve bol miktarda çapkınlık yapan biri. Ama aynı zamanda sorumluluklarının da oldukça farkında bir adam. Zira kuzeni Thomas’ın bir hata yapmaması için ve bir kez daha kalbinin kırılmaması için uğraşır. Çünkü bu Davina isimli kadın bunları yapacak nitelikte biridir!

Bir akşam tiyatroda Davina ve Thomas’ı gördüğünde hemen önlem alması gerektiğini düşünür çünkü kuzeni nişan arefesindedir ve bunun bozulmasını istemez.

Davina, kardeşinin intikamını almakla yanıp tutuşan bir kızdır. Anne ve babasını kaybettikten sonra kardeşi Alina’yla hayatta kalma mücadelesi veriyordur. Alina’nın kalbi kırıldığında bunu yapanın kafasını kırmaya niyetlenir ve soluğu İngiltere’de alır.

Ancak olaylar beklediği gibi ilerlemez. İntikam almak isterken yeni öğrendikleriyle şaşkına döner ve de kalbini iflah olmaz bir kazanovaya kaptırır. Stephan için de durum aynıdır ve tek amacı o kadını elde etmek olur, çünkü sadece bedensel zevkler için onu istediği konusunda kendini ikna eder.

Stephan istediğini elde eder ama sonuçlarını hesaplayamaz. Onu yanından ayırmak istemezken düşürdüğü durum hiç hoş olmamıştır. Davina her şeyini verdiği adam tarafından içine düşürüldüğü bu utancı haketmemiştir ve kendini bundan kurtarmaya karar verir.

Aşk kalbe düşünce bir kez kaçmak pek mümkün değildir. Araya mesafeler girse de eninde sonunda ikili bir araya gelecektir. Ama nasıl bir araya geldiklerini kesinlikle okumanız lazım. 


Serinin en sevdiğim kitabı kesinlikle Kalbin Ateşi oldu. Başladıktan sonra bir daha elimden bırakamadım. Tahminlerimin ve beklentilerimin oldukça üstünde buldum, iyi ki okumuşum. Tavsiye eder miyim, kesinlikle ederim!

Benim puanım;

Ruhun Ateşi- Rita Hunter

Ruhun Ateşi




Sayfa Sayısı: 496
Epsilon Yayınları
2013
25 tl
Ateş, #2


Kitap Tanıtımı

Sophie Langford çileden çıktığında birilerinin hayatı kökten değişecekti... Sevgi dolu bir ailede büyüyen Sophie'nin huzur, zenginlik ve bolca sıradanlıkla geçen hayatındaki tek renk, seneler önce bir kazada ailesini kaybeden kuzeni Liliana'ydı. Ailesine katıldığı ilk günden itibaren anne ve babasının sevgisi de dahil ona ait her şey üzerinde sinsice hak iddia eden kuzenini kabullendiğini sanıyordu Sophie. Hatta Liliana baş döndüren güzelliğiyle ilk aşkını elinden aldığında bile bu kabulleniş elini kolunu bağlamıştı, çünkü babasına Lilianaya asla kızmayacağına ve onu seveceğine dair söz vermişti. Ancak sabrının da sınırları vardı ve bir gün o sınırlar küçük bir olayla ortadan kalktığında Sophie'nin aklındaki tek şey kuzeninin meydan okuyuşuydu. İlgimi hak eden erkeği bulduğumda onu baştan çıkarmayı dene... Tabii becerebilirsen... demişti kuzeni. Eh madem istediği buydu... 

Leighton Kontu Brendan Blackmore... Kibirli, buz gibi ve ulaşılmaz bir soyluydu. İnsanda merak, heyecan ve nefret uyandıran onca meziyete sahip bu adamın ilgisini çekmek göründüğünden çok daha zordu. Üstelik o ve Liliana birbirlerinden fazlasıyla hoşlanıyorlardı. Ancak Sophie kararlılığının önüne hiçbir kuvvetin çıkmasına izin veremezdi, çünkü Liliana başına gelecekleri çoktan hak etmişti. Üstelik Brendan Blackmore'u her gördüğünde hissettiği kalp çarpıntısı ve umutsuz arzu başka hiçbir teşvike yer bırakmayacak kadar güçlü ama bir o kadar da ürkütücüydü. Sophie'ye göre Brendan'a dokunmak buzla yanmaktı ve Sophie yanmak istiyordu. 

İkisini bir araya getiren skandal, onları artık geri dönüşü olmayan bir yola soktuğunda Sophie ya pes edecek ya da imkânsız gibi görünse de mutluluk için sonuna kadar direnecekti.


Kitap Yorumu

   
Sophie anne ve babasının göz bebeğidir ve oldukça mutlu bir çocukluk geçirmektedir. Ta ki kuzeni Lilliana onlara katılana kadar. İlk başlarda Sophie her şeyin çok güzel olacağını sanıp mutlu olmuştur ama Lilliana onun gibi düşünmemektedir. Ailesini kaybeden Lilliana her daim Sophie’yi kendine rakip görür ve huysuzlukları ve kıskançlıklarıyla günlerini öfke içinde geçirir. Sophie bunu ilk aşk acısıyla birlikte keşfeder ve kuzeni onu alenen aşağıladığında kendine bir söz verir. Bunun intikamını alacaktır!

Brendan oldukça yakışıklı ve varlıklı bir konttur. Ve her lord gibi onun da evlenip bir varis sahibi olma vakti gelmiştir. Katıldığı bir baloda Lilliana’yı görür ve onunla evlenmeye karar verir. Bu düşüncesini annesi ilk etapta desteklese de Brendan için hazırladığı büyük bir sürprizi vardır!

Brendan Sophie’nin intikam almak isteyeceği uygun bir adaydır. Ancak bunu eline yüzüne bulaştırdığında köşesine çekilmeye karar verir. Ama bir terzi ziyareti sonrasında yaşadıkları Brendan’la onu yeniden karşı karşıya getirir ve bu kez karşılaşmanın sonuncunda ikiliyi evlenmek zorunda bırakır. Nasıl diye sorduğunuzu duyar gibiyim ancak bunun cevabını en yakın kitapçıda bulabilirsiniz :D

Brendan’la evlenmek işin belki de en kolay kısmıdır zira Brendan zor bir adamdır. Hele ki zoraki bir evlilik içinde Sophie’nin canına okur. Hem sözleri hem de tavırlarıyla dünyayı Sophie’ye zindan eder. Islak odunla dövüp sonra dinlenip tekrar dövüp ancak öyle hırsınızı alabileceğiniz bir adam anlayacağınız.

Konu olarak yine çok beğendim. İlerleyişi ve karakterlerini çok sevdim. Oldukça da akıcı bir kitaptı. Ancak beğenmediğim bir nokta var ki söylemeden geçemeyeceğim. Brendan ile Sophie ilişkisinde yaşanan sıkıntıları okurken olayın içine giremedim tam anlamıyla. Brendan sözleri ya da Sophie’nin hisleri beni fazla etkileyemedi. 

Bu sebeple puanım;

Aşkın Ateşi- Rita Hunter

Aşkın Ateşi




Sayfa Sayısı: 488
Epsilon Yayınları
2012
25 tl
Ateş, #1


Kitap Tanıtımı

Masum bir plan kimsenin canını yakmazdı değil mi?

Isabella Gwen Sullivan kadar fedakâr bir kızın dostu için yapmayacağı hiçbir şey yoktu. Ancak sağduyu konusundaki genel sorunu bazen ipin ucunu kaçırmasına neden olabiliyordu. En yakın arkadaşı Fredy deli gibi sevdiği Vivian tarafından hiçbir sebep yokken terk edilmiş, üstüne üstlük onun Henfield Kontu Adrian Eaglestone ile nişanlandığı haberini almıştı. Bu durumda o kıza ve nişanlısına iyi bir ders vermek kaçınılmazdı.Böylece Isabel ve Fredy bir hafta sürecek olan Henfield yaz balosuna katılmanın bir yolunu buldular. Planları basitti... Balo boyunca yeni evli bir çift gibi davranacaklar, bu sayede kıskandırma silahının eşsiz gücünü Vivian üzerinde deneyeceklerdi. 

Her şey kusursuz olabilirdi
Tabii işler düşündükleri gibi gitseydi...

Adrian tekrar âşık olabileceğini hissediyordu... Geleneksel Henfield yaz balosunda güzeller güzeli Vivian ile nişanlarını kutlayacaklar ve cemiyetin takdirini kazandıkları kusursuz beraberliklerini ilan edeceklerdi. Ne var ki işler düşündüğü gibi gitmedi. Baloya katılan yeni evli tuhaf çift hayatlarına fırtına gibi girdiğinde yapabildiği tek şey önce rüzgâra kapılmak, sonra da o rüzgârı kendi lehine çevirmek oldu. Ödenmesi gereken bedeller biraz ağır ama son derece adildi. Neticede bu olayda kimse pek masum değildi. Özellikle de küçük yalanıyla ortalığı karıştıran Isabelin masumiyetle uzaktan yakından hiçbir ilgisi yoktu...


Kitap Yorumu

Isabel denizci bir babanın tek çocuğudur. Annesini kaybetmiş, hayattaki tek dayanağı babası ve halasıdır. Halası da evlenip Amerika’ya yerleşince onun da istediği bir an önce oraya gidebilmek olmuştur. Babası son seferini yapıp dönecektir, sonrasında da Isabel çok sevdiği halasına kavuşacaktır. Ve bu sırada babasına uslu duracağına da söz vermiştir! 

Fredy, Isabel’in en yakın arkadaşıdır. Tüm çocuklukları birlikte geçmiştir ve şimdi bir kıza aşık olmuştur. Ancak aşık olduğu kız Henfield Kontu ile nişanlanmıştır ve Fredy bunun hesabını sormak istemektedir. 

Adrian bir konttur ve eşini yıllar önce kaybetmiştir. O günden beri günlük ilişkileri olan bir adam haline gelir. Ancak bir varisin gerekliliği şart olunca kendine hanım hanımcık, güzel bir kız seçer ve onunla nişanlanır. Ancak bilmediği bir şey vardır ki Vivian ailesinin zoruyla nişanı kabul etmiştir, kalbi Fredy’ye aittir. 

İşler böyleyken ve kontun evinde bir kutlama varken Fredy ve Isabel bir plan yaparlar. İkisi evli çift rolü üstlenecek ve Fredy, Vivian’a bunun hesabını sorabilecektir. Ancak işler her zaman olduğu gibi yolunda gitmez ve bir sabah uyandıklarında Fredy ve Vivian yoktur. İkili eşyalarını alıp Henfield malikanesini terk etmişlerdir. Haliyle kabak tam anlamıyla Isabel’in başına patlar. 

Isabel ve Adrian’ın yaşadıklarını okumak keyifliydi. Isabel’in inatçılığı, Adrian’ın alaycılığı derken son sayfalara nasıl geldiğimi anlamadım. bir kere konu olarak şimdiye kadar okuduğum historical romanlardan farklıydı ve yazar konuyu güzel bir yerden yakalamış. Bir sahne var ki oraya kadar heyecanla okudum ancak Isabel’in kabullenişinden sonra bu böyle bitmemeliydi dedim. Başından beri bu kadar inatçı olan bir kızdan daha fazla şey beklemiştim. Daha dirayetli olmalı ve Adrian’ı daha fazla uğraştırmalıydı bence. En azından beklentim bu yönde şekillenip de gerçekleşmeyince biraz hayal kırıklığı yaşadım. Sonrasında da zaten olaylar klasik bir seyirde devam etti. 

Olayın başlayışını ve ilerleyişini çok sevdim, Adrian’a da bayıldım :D Isabel’in daha akıllıca davranmasını isterdim, daha güçlü kadınlar olsun istiyorum bu tip adamlar karşısında. Genel itibariyle sevdiğim kitaplardan biri oldu “Aşkın Ateşi”, bakalım serinin diğer kitaplarında durum ne olacak?

Benim puanım(3,5);

BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI