Ölüm Falı- Lena Diaz, Heyecan Dorukta(2. Gün)

Heyecan Dorukta

Heyecan dorukta, çünkü Lena Diaz ve yazdığı cinayetler devam etmekte. Yeni katiller, yeni kurbanlar ortaya çıkmakta haliyle de yepyeni hikayeler. İşte bu yüzden ben de serinin bizde de çıkacak olan diğer kitaplarına bir göz atalım istedim. Keyifli okumalar :)

Simon Says Die

Serinin ikinci kitabı "Simon Says Die".



   Polis şefi Logan’ın kardeşi Madison Mckinley, birinin onu gölge gibi takip ettiğini bilmektedir. Polisler ise onu olmayan şeyler gördüğünü söyleyerek geçiştirmekte ve “Siman Diyor ki” cinayetlerini soruşturmakla meşgul olduklarını söylemektedirler. Günbegün artan korkusu onu ele geçirmektedir. Hayatına tekrar giren Özel Ajan Pierce Buchanan bile korkularını yenmesine yardımcı olamamaktadır. Zaten aralarındaki ilişkiyi bitiren oyken ondan nasıl yardım isteyeceğini bilememektedir.
   Ama Pierce hala Madison’u sevmektedir ve onu koruma içgüdüsü her şeyden daha güçlüdür. Polisler ona katılmasa da o, Madison’un tehlikede olduğunu düşünmektedir.
   Cinayetler artarak devam ederken nihayetinde polisler dikkatlerini Madison’a verirler ama cinayet zanlısı olarak. Pierce, ona tekrar güvenmekle hata mı yapmıştır, yoksa ikisinin de hayatta kalmasına izin vermeyecek karışık bir oyunun içine mi düşmüşlerdir?
Ön Okuma






Yorumları

Yorumlarına baktığımda ise 4.31 gibi bir rating'e sahip olduğunu gördüm. Ancak 4 ve 5 yıldızlı yorumlar yapılmış ayrıca.




Çok iyi bir gerilim hikayesi, temposu hızlı ve türdeki diğer kitaplardan farklı konusu. Genellikle bu tip seri katil hikayelerinde katiller baş kahramanla kedinin fareyle oynadığı gibi oynar ki burada fare maalesef Maddison oldu. Bu oyun onu eski sevgilisi Pierce ile tekrar bir araya getirdi ve bu karşılaşma iyi ki oldu. Sevmediğim tek şey Maddison’ı içine soktukları durumdu. Ama yine de bu bir gerilim hikayesi ve kuralı bu. Zaten güçlü kuvvetli adamımız Pierce her şeyi halletti. Sonuç itibariyle çok güzel bir hikayeydi.





Bu, benim okuduğum ilk Diaz kitabı ve ben buna bayıldım. Elimden bırakmak istemedim. Romantik gerilim benim en sevdiğim türdür ve bu da benim için doğru tercih oldu. O hızlı girişiyle beni kendine bağladı ilk sayfalardan.  Kızımızın güçlü ve kararlı olması da hoşuma giden şeylerin başında geliyor. Bencil olarak nitelendirmeden, hissettiklerini anlamaya çalışarak okudum onu. Ve erkek kahramanımız işte o sevimlinin de ötesinde biri. Ailesi ile ilişkileri yumuşak bir dokunuş olmuş kitaba ve onlardan daha çok bahsetmesini isterdim. Romantik gerilim tür olarak belki kendini tekrarlayabilir ama kesinlikle okunmaya değer.




Ashes, Ashes, They All Fall That





Hatırlamadığı bir şey var ve bu onu öldürecek…
   Savannah’daki  FBI ofisine göndereni belli olmayan mektuplar gelir. İçeride, küller içinde katledilen bir kurban vardır. Özel ajan Tessa James, kurbanların çığlıklarından sonra suçluları yakalamayı takıntı haline getirir.

   Tessa suçluları yakalamak için seksi ve mükemmel bir danışman olan Matt Buchanan ile bir eşleştirme  programında çalışmaya başlar ve ikili bir seri katil izi bulurlar. Ve tüm ipuçları Tessa’yı, geçmişte yaşadığı ama bir türlü hatırlayamadığı bir ana götürür. Eğer hatırlayamazsa bir sonraki isim kendisininki olabilir.


Yorumları

Şu ana kadar 4.53'lük bir rating'e sahip serinin üçüncü kitabı. Ve yine yalnızca 4 ve 5 yıldızlı yorumlar var.



Serinin 3. Kitabı ve bence en güzeli bu. Her nasılsa iki kitap olan “Simon Says Die” kitabının yorumu aklımdan çıkmış. Şimdi çok kitap okunur sadece iyiler akılda kalır demeyin, onun da yıldızı oldukça yüksekti.
   Eğer Matt’e aşık olmadıysanız siz de kesinlikle yanlış olan bir şey var. Tessa ile aralarındaki kimyayı çok sevdim. Arada yaş farkı olan ilişkileri doğru bulmazken onların arasındaki 6 yaşlık fark nedense hiç batmadı gözüme.  Söz konusu Matt olunca batması mümkün değil zaten. Arada sırada bazı delilikleri olsa da garantili romantik gerilimden bir tanesi.  Kitaplar arasında bağlantı olmadığından konusu hoşunuza giden birinden de başlayabilirsiniz ya da sadece onu okuyabilirsiniz.




Birkaç yıl önce yazarın her iki kitabını üst üste okudum ve sonrasında yeni haber görmemiştim. Blog sayfalarında gezerken 3. kitabın çıkmış olduğunu ve hatta süper bir indirimde olduğunu görünce çok sevindim. Tessa ve Matt’i çok sevdim. Tessa kafasını koyduğunu yapan kararlı bir kadın ve de suçluları yakalamayı kafasına koymuş. Uyum içinde çalışan bir ekibi vardır ama sonrasında Matt ile aralarında bazı gelişmeler ve değişiklikler olur. İlk başta Tessa karşı koysa da sonrasında Matt’e teslim olur. Önceki kitapta ikiliden çok kısa bahsedilmişti ve bu kitapta tamamen onları okuduk. Eğer siz de benim gibi romantik gerilim sevenlerdenseniz bunu ve yazarın diğer kitaplarını kesinlikle öneririm.



Take The Key And Lock Her Up

Ve serinin son kitabı. Henüz konusu ya da kapağı ile ilgili bir bilgi yok. Yalnızca Goodreads'ta düşülen nota göre yurt dışında 2014 yazında çıkacak.




Ölüm Falı, Lena Diaz, Kitap Yorumu ve Çekiliş(1. Gün)

ölüm falı- lena diaz

Kitap Tanıtımı


Sayfa Sayısı: 352
Eksik Parça
2013
19 tl
Katil, önündeki savunmasız kadının karnına oturdu, elinde bir gül vardı. Gülün güzel parfümü, kanın metalik kokusuna karışıp etrafa tuhaf bir esinti gibi yayılıyordu. Gövdeden bir diken kopardı. "Beni öldürecek." Bir tane daha kopardı. "Beni öldürmeyecek." 

Her dikeni koparıp tek tek kan bulaşmış karnına düşürdükçe çocukluk tekerlemesinin hastalıklı uyarlamasını sürdürdü. Tek diken kaldığında, siyah pis gözleri parladı. Zalim dudakları keyifle gülümsedi. Katil aramızda bir yerde...




Kitap Yorumu


Gerilim ve cinayet kitapları ilgimi çok fazla çeken türler değil. Hatta hiç çekmez(di). Blog tur düzenlemeseydik okumazdım sanırım ve de çok şey kaçırırdım. Kitabı elime aldığımda kesinlikle bu kadar iyi bir kurguyla karşı karşıya olduğumu tahmin etmemiştim. 
Seri katilin hedefinde 25-35 yaş aralığında, mavi gözlü ve uzun kahverengi saçlı kadınlar vardır. Toplamda sekiz kadının ölümüne sebep olmuş ama Amanda elinden bir şekilde kurtulmayı başarır. Soyadını değiştirip kendine yeni bir hayat kurmaya çalışsa da geçmişte yaşadığı dehşetin izleri onu rahat bırakmamaktadır. O olaydan sonra Amanda kendi kabuğuna çekilmiş, tek başına bir dünya kurmuştur kendine. İhtiyaçları dışında dışarı çıkmayan ve mümkün olduğunca kimseyle iletişime geçmeyen biri haline dönüşür. Ve bir sabah uyandığında yeni bir cinayet işlendiğini öğrenir. Ardından da polis şefi Logan Richard’ı kapısında bulur. Şefimiz oldukça yakışıklı ve çekici bir adamdır. On yıl önce elinden kaçırdığı katilin izini sürerken yolu Amanda’nın evine düşmüştür. Sonrası mı? Sonrası için en yakın kitapçıya lütfen :)
“Ölüm Falı” 4 kitaplık bir serinin ilk kitabı. Her kitapta farklı olaylar ve farklı aşklar bizi bekliyor. Mesela ikinci kitapta yakışıklı polis şefimiz Logan’ın kız kardeşi Maddison’ı okuyacağız.
Kitabın dili oldukça akıcıydı. Çevirisi de güzeldi. Ufak tefek yazım hataları olsa da onlar nazar boncuğu. 
Pek çok sitede gerilim kategorisinde yer alsa da kitabımız aşırı romantizm yüklüydü. Amanda ve Logan arasındaki ilişkiyi okumak güzeldi. Aralarındaki çekim, gel-gitler, içlerindeki fırtınalar başarıyla anlatılmış. Yazarın kalemini çok sevdim. Sanırım bu türdeki ön yargım da yok olmaya başlayacak bu kitapla. Öncelikle Eksik Parça Yayınları’na sonra da tur grubundaki arkadaşlarıma teşekkür ederim, harika bir seçim olmuş.
Yayın evine notum: 2. kitabı beklemeye geçtik umarım çabuk çıkar :)


Verdiğim puan ise;





Ve son olarak çekiliş için;
* Çekiliş sonuçları facebook sayfamızda açıklanacaktır. 



a Rafflecopter giveaway

Okuma Şenliği

Okuma Şenliği 2013-2014


   Yaz aylarının sonunda gördüm Puniccia'nın okuma etkinliğini. Haliyle katılamadım. Ama şimdi bir de kış etkinliği düzenlemiş kendisi, ne iyi etmiş :) Etkinliğin detaylarına buradan bakabilirsiniz. Toplamda 15 kategorimiz ve 3 ay süremiz var. Katılacak olanlara şimdiden keyifli okumalar dilerim.









   Benim seçtiğim liste şöyle ;




1.Kategori(10 puan): Altın Kitaplar Yayınevi'nden çıkan bir kitap okuyanlara.
İz- Canan Tan

2.Kategori(10 puan): Kütüphaneden ödünç alınmış veya sahaftan alınmış bir kitap okuyanlara.
O yaz- Lisa Kleypas

3.Kategori(10 puan): Adında bir hayvan adı olan bir kitap okuyanlara.
Kelebekler ve İnsanlar- Üstün Dökmen

4.Kategori(15 puan): 600 sayfadan uzun bir kitap okuyanlara.
Beni Bırakma- Fatih Murat Arsal

5.Kategori(15 puan): Nobel Edebiyat Ödülü kazanmış bir yazarın bir kitabını okuyanlara.
Veba- Albert Camus

6.Kategori(15 puan): Türk edebiyatında klasik kabul edilen bir roman okuyanlara.
Kiralık Konak- Yakup Kadri

7.Kategori(15 puan): Hiç okumadığınız bir ülke edebiyatından bir kitap okuyanlara.
Başka Topraklarda Rüzgar Sert Eser- Honggyu Son(Kore)

8.Kategori(20 puan): Sinemaya uyarlanmış bir kitabı okuyup filmini izleyenlere.
Saksı Olmanın Faydaları- Stephen Chbosky

9.Kategori(20 puan): Adında kış mevsimine ilişkin bir sözcük olan veya konusunda kış teması olan bir kitap okuyanlara.
Fırtına Çiçekleri- Laura Kinsela

10.Kategori(25 puan): Yasaklanmış bir kitap okuyanlara.
Şeker Portakalı- Jose Mauro De Vasconcelos

11.Kategori(25 puan): Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk hakkında yazılmış bir kitap okuyanlara.
Gazi ve Latife- İsmet Bozdağ

12.Kategori(25 puan): Yayınlanmış en az beş kitabı olan bir yazarın ilk kitabını veya romanını okuyanlara.
Arzu Şövalyesi- Margaret Mallory

13.Kategori(25 puan): Bir biyografi veya otobiyografi okuyanlara.
Abdülhamit ve Afrodit- İskender Sertelli

14.Kategori(30 puan): Okuma yazmayı öğrendiğiniz yıl ilk kez yayınlanmış bir kitap okuyanlara.
O Gecenin Ardından- Linda Howard

15.Kategori(40 puan): Bir üçleme veya aynı seriden üç kitap okuyanlara.
Ben Böyleyim, Sevgim Sana Ait ve Nisan Yağmurları- Lisa Kleypas

Daha- Hakan Günday, Kitap Tanıtımları(4. Gün)

Kinyas Ve Kayra


Sayfa Sayısı: 576
Doğan Kitap
2013
33 tl
Goodreads Puanı: 4.19

"Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anladığımı anlatmaya yetiyor. Sağ omuzuma kendi çizdiğim kelebek, beğenmediğim için üzerine attığım çarpı işareti ve altında aynı kelebeğin bir Japon tarafından çok daha iyi işlenmişi. Sol dirseğimin iki parmak yukarısındaki kurşun yarası. Bileklerimdeki otuz dört dikiş. Medeniyeti bir aralar, herkes gibi yaladığımı kanıtlayan apandisit ameliyatımın izi. Ve sırtımı kaplayan, Tanrının yüzü. Bilmiyorum... Hızlı yaşadım. Ama genç ölmekten çok, hızlı yaşlandım! Ama hayattayım.

Kayra, bir gün bana 'Mutsuzluğuna hiçbir çare aramıyorsun.' demişti."



Ön okuma için;



Zargana


Sayfa Sayısı: 192
Doğan Kitap
2007
14 tl
Goodreads Puanı: 3.81


Kimsenin birbirine bakmadığı, yalan, ihanet, şiddet, tecavüz ve acımasızlıkla yoğrulmuş, yalnızca hayallerin göz göze geldiği bir hayattan intikam almanın en iyi yolu yaşamaktır. Anlam aramak boşunadır ve her şeyin "hiç"e dönüşmesi gerekir. Henüz on ikisinde Berlinde dört kişinin tecavüzüne uğrayan Zargana, bu olaydan sonra kendini insan sınıfından sıyırır. Ne var ki insan olmaktan uzaklaşıp "hiç"e yaklaştıkça kendisine döner; aşık olur. Parçalanmış benliğini onarmak için, başkalarının oynadığı bir "hayat oyunu"nu sahnelemeye koyulur...

Türk edebiyatında şimdiden farklılığını kanıtlamış olan Hakan Günday, Zarganada bunca karmaşık bir öykünün altından yalın ve duru bir anlatımla kalkıyor. Hayat, varlık, hiçlik, oyun, zeka, kudret ve acizlik arasında gidip gelen bir metin.

Daha- Hakan Günday, Biliyor musunuz?(3. Gün)

Turumuzun 3. günündeyiz. Ve biliyor musunuz için buyurun :)


Daha- Hakan Günday, Kitap Yorumu ve Çekiliş(1. Gün)

8. blog turumuzda Doğan Kitap etiketiyle çıkmış olan Daha kitabını konuk ediyoruz. İlk günde kitap tanıtımı ve yorumu ile sizlerleyim. Keyifli okumalar :)


Kitap Tanıtımı


Sayfa Sayısı: 420
Doğan Kitap
27 tl


Siz bu cümleyi okurken, bir yerlerde insanlar, ülkelerindeki savaş, açlık ve yoksulluktan kaçmak için sonu zifiri bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyor. Ancak bu hikâye o kaçak göçmenlerle değil, onları kaçıranlardan biriyle ilgili. Adı Gazâ. Babası bir insan kaçakçısı, Gazâ da onun çırağı. Henüz 9 yaşında. Yani, hayata ve insana dair, öğrenmemesi gereken ne varsa, hepsini öğrenecek yaşta.

"Doğu ile Batı arasındaki fark, Türkiyedir. Hangisinden hangisini çıkarınca geriye Türkiye kalır, bilmiyorum ama aralarındaki mesafe Türkiye kadar, ondan eminim. Ve biz orada yaşıyorduk. Her gün politikacıların televizyonlara çıkıp jeopolitik öneminden söz ettiği bir ülkede. Önceleri çözemezdim ne anlama geldiğini. Meğer jeopolitik önem, içi kapkaranlık ve farları fal taşı gibi otobüslerin, sırf yol üstünde diye, gecenin ortasında mola verdiği kırık dökük bir binanın ada ve parsel numaralarıyla yapılan çıkar hesapları demekmiş. 1.565 km uzunluğunda koca bir Boğaz Köprüsü anlamına geliyormuş. Ülkede yaşayanların boğazlarının içinden geçen dev bir köprü. Çıplak ayağı Doğuda, ayakkabılı olanı Batıda ve üzerinden yasadışı ne varsa geçip giden, yaşlı bir köprü. Kursağımızdan geçiyordu hepsi. Özellikle de, kaçak denilen insanlar… Elimizden geleni yapıyorduk... Boğazımıza takılmasınlar diye. Yutkunup gönderiyorduk hepsini. Nereye gideceklerse oraya… Sınırdan sınıra ticaret… Duvardan duvara…"


Kitap Yorumu


   Okuduğum ilk Hakan Günday kitabı “Daha”. Ama son olmayacak bundan kesinlikle eminim.
   Son günlerde sıklıkla karşılaştığımız bir olay insan tacirliği ya da umut tacirliği. Batan gemiler, kaybedilen onlarca hayat, sınır dışı edilme çilesi, korkuyla bakan gözler ve de ömür boyu hatıralardan çıkmayacak anlar… Peki bunların arka planındaki isimler kimler? Kimler organize eder, süreç nasıl işler? İşte bunların cevabı var kitapta. Belki gerçek isimler değil ya da tamamen gerçek olaylar. Ama yine de gerçek bundan ne kadar farklı olabilir ki?
   Gaza’nın gözünden ve kalbinden geliyor kitabın satırları. İlk sayfalarında tamamen olay odağı var. Kaçakların nasıl geldiği, nasıl gideceği ve hangi şartlar altında orada kaldıklarını anlatıyor. Hem kendisinin hem de babasının nasıl insanlıktan çıktığını bir de. İkinci yarısı ise daha içe dönük. Gaza’nın yaşadığı gel-gitler ve psikolojisinin geldiği nokta işleniyor.
   Başından sonuna kadar sevdiğim bir kitap oldu ama ikinci kısmı daha önemliydi sanki benim için. İnsanların umutlarını çalanlar, onları ölümle burun buruna getirenler bunun cezasını çeksin istedim sanırım vicdanları rahat etmesin ya da.
   Başladığınız andan itibaren kolay bırakamayacağız bir kitap “Daha”. Hem konusuyla hem de akıcı anlatımıyla ilk sayfalardan itibaren sizi içine alacak. Bu kitaba bir şans vermelisiniz bence. Şimdiden keyifli okumalar dilerim size :)



Ve de çekiliş için ;

       * Çekiliş sonucu facebook sayfamızda açıklanacaktır.



a Rafflecopter giveaway

Kör Kuyu Kitap Yorumu ve Umut, Kadın ve Kristal Gül Alıntıları(3.Gün)



Turumuzun son gününe geldik. Bugün "Kör Kuyu" kitap yorumu ve "Umut, Kadın ve Kristal Gül" alıntılarıyla sizlerleyim. Keyifli okumalar :)

Kör Kuyu- İlker Balkan

Kitap Tanıtımı


Sayfa Sayısı: 176
Altın Bilek Yayınları
14 tl

Bir çocuk sahibi olabilmek için nelere katlanabilirsiniz?..

Nilgün aşksız bir evlilikte çırpınan bir kadındı ve kocası İbrahimden tek beklentisi bir çocuk sahibi olabilmekti. Yaşamı boyunca sevgiyi hiç tatmamış hiç kimse tarafından doyasıya sevilmediğinden kimseyi de doyasıya sevemeyen Nilgünün tek arzusu doyasıya sevebileceği bir evladının olmasıydı. Ancak Nilgün için bu pek de kolay değildi. Rahminde bebeğinin tutunmasına engel olan bir kusura sahip Nilgünün arayışı onu falcılardan hocalara oradan da doktorlara hastanelere taşıyacak ve sonunda istediği o çocuğa kavuşacak mıydı ?

Anne olmak için neleri feda edersiniz nelere katlanırsınız Annelik ruhunuzu nasıl bir ateşle doldurur Peki ya doğacağı kesin olmayan bir çocuk için hayatınızı ortaya koyup acılar içinde ölmeyi göze alabilir misiniz ?

İlker Balkan üçüncü romanı ile bizi hem bireysel hem de toplumsal olarak çok etkileyen bir konuya dikkat çekici bir nokta etrafında dolaşarak taşıyor. Daha ilk sayfadan okurunu saran anlatımı şaşırtıcı olay örgüsü ve yazarın güçlü dilsel kavrayışı ile Kör Kuyu okuruna sıradışı bir deneyim vadediyor..



Kitap Yorumu

   Ve İlker Balkan’ın okuduğum üçüncü kitabı “Kör Kuyu”. Okuduğum diğer iki kitaptan da farklıydı. İçsel yolculuklarla birlikte toplum ve onun kuralları ustaca işlenmiş.
   Doğanın kadına verdiği en büyük şans anne olmak ama ya olamazsa? İşte bu sorunun cevabı bu kitap.
   Nilgün ve İbrahim daha çok gençken görücü usulü ile evlenirler. İlk başlarda sorunsuz devam eden evlilikleri çocuk sahibi olamamalarıyla çıkmaza girer. Karı kocanın arasındaki uçurum günden güne artan bir hızla devam eder. Nilgün’deki çocuk saplantısı ciddi noktalara ulaşır ve iki yabancıya dönüşürler. Sonrası sürüklenilen bunalımlar, uçurumdan yuvarlanan evlilik ve de insan aklından çıkmayacak bir hikaye.
   Bazen üzülerek bazen de kızarak okudum. Tabi ki onların geçtiği yolu yaşamayan biri olarak ahkam kesmek doğru değil ama bile bile de bu noktaya varmak?
   Akıcı bir anlatımı var kitabın. Bazı yerlerde yazım yanlışları olsa da onlar da nazar boncuğu olsun ki yeni basımda elden geçirilecekmiş. Bir çırpıda okuyacağınız farklı bir kitap “Kör Kuyu” ve bence bir şansı hak ediyor.




Umut, Kadın ve Kristal Gül Alıntıları















Tufanda Aşk Ezgileri- İlker Balkan, Kitap Yorumu(2. Gün)

Tufanda Aşk Ezgileri

Kitap Tanıtımı


Sayfa Sayısı: 124
Altın Bilek Yayınları
12 tl

Bir zamanların dillere destan aşklarına özendiği halde post-modern aşklarda huzursuzluğa, tatminsizliğe ve mutsuzluğa yelken açanların çokluğunu hatırlayarak başlayın okumaya bu romanı. Platonik bir aşktan gerçek bir aşka ulanan bir geçiş sürecini okurken, yaşadıklarınızı da düşünün ve kendinize mutluluk için nedenler üretmeye, huzuru ve yaşama sevincini geri kazanmaya bakın. 

Hayranlık duyduğunuz insan en sevdiğiniz kişi haline gelmeye başladıkça, içinizde büyüyen, kabaran o deli duyguları anımsayarak yalnızlıklarınızın da mutsuzluklarınızın da geçiciliğine şöyle bir inanın ve romanı okumayı sürdürün. Hep beklediğiniz o mutluluk çok yakınınızda belki de. 

İlker Balkan, güçlü kalemi, kendisine has söyleyiş tarzı ve sarsan paragraflarıyla, sizi saracak ve kalbinize dokunacak bir mutluluk ütopyası anlatıyor...


Kitap Yorumu



Okuduğum ikinci İlker Balkan kitabı “Tufanda Aşk Ezgileri”. İlk kitaptan sonra yazarımızın anlatımı ve diliyle ilgili az çok bir fikrim vardı zaten, bu kez kimi anlattığını ya da neyi anlattığını merak ederek başladım kitaba. Bu sefer ki bir olay üzerine kurulu değildi. Bir sevgiliye yazılmış mektuplar bütünüydü.
   Bir adamın sevgilisine seslenişi vardı kitapta bazen sitemle bazen de içindeki aşkla. Kimi zaman ona kızdığını okudum kimi zaman da ilan-ı aşkını. Ama anladığım şudur ki sırılsıklam aşık bir adamın sesiydi. Yoğun, duygusal, aşk dolu ve hatta bazen öfke.
   Kitabın mektuplardan oluşması ilginçti. Pek bir konusu yokmuş gibi gelse de aslında bir aşka tanıklık ettiriyor. Bu anlamda başarılı buldum. Bazen içe dönük seslenişler de vardı ve anladığım kadarıyla İlker Balkan’ın tarzı bu. İçsel yolculuklar ve düşünce dünyası onun her kitabında yer almış ve alacak gibi duruyor.
   Anlatımı kesinlikle şiir gibiydi, insanın içinde kaybolacağı ve ancak son sayfada uyanacağı. Kısa da bir kitap olduğundan böyle hemencecik bitirip tadı damağınızda kalıyor. Kitabınızı, kahvenizi alın ve kendinizi “Tufanda Aşk Ezgileri” esintisine bırakın…

Umut, Kadın ve Kristal Gül - İlker Balkan, Ön Okuma, Yorum ve Çekiliş(1. Gün)

Umut, Kadın ve Kristal Gül Ön Okuma, Yorum ve Çekiliş

  7. blog turumuzu İlker Balkan'ın kitapları için yapıyoruz. Turumuzun ilk gününde "Umut, Kadın ve Kristal Gül" kitabının ön okuması, yorumu ve de çekilişi için birlikteyim.




Kitap Tanıtımı


Sayfa Sayısı: 150
Altın Bilek Yayınları
13 tl


   Hayatta, bana tutunacak kimse yoktu eskiden de, onun eksikliğini duymuyorum; ama benim de tutunacak kimsem kalmadı artık. Hayat, benden aldıklarının yerine, benden başka bir şey koymadı hiç. Yaman bir güneşin titrek dalgalarında aradığım huzur bile, bir karganın sesiyle bozuluyor her sabah. Ben, gitmekle kalmak arasındaki çizgide ge-çirdim yaşamımın çoğunu. Son bir senedir, yatak odamızın kapısından içeri almıyordu beni karım. Çocuğum, daha "baba" derken öğrenmişti "kaka" demesini ve bunları birleştirerek söylemesini. Mavi pabuçlarının ponponlarından baş-ka hiçbir şey yok şimdi ondan bana kalan. Yüzünü bile görmedim zaten kaç zamandır.
   Ben tükendiğimde ne olacak. Asıl olan ne menem bir şeydir ki, bana hiç uğramadı. Zamanında elimde olup da, şimdi yalnızca geçmişimde, tümlenmiş duygularda, kesişen anılarda olan o kadar çok hasretlik sevdam var ki... Kanıma girip de ruhumu derin sızılarda inleten kalp ağrılarım da bana aşkın ne derece kuvvetli ve ne derece zayıf olduğunu gösterdi. Kendimle zıt yüklü kutupların ortak çekim alanında kim var kim yoksa, yarattığım itkiyle yere serilip, ardımdan bir dolu küfür yağdırdılar senelerdir.



Kitap Yorumu 

  •   “Umut, Kadın ve Kristal Gül…” İlk önce ismi ilgimi çekmişti. İsminden anlamalıydım ilginç bir kitapla karşı karşıya olduğumu. İlginç diyorum çünkü daha ilk sayfada ilk cümleler vuruyor insanı. Hiç beklemediğim bir başlangıç ve de hiç ama hiç beklemediğim bir son. Ve arada şiir gibi bir yolculuk… 
  •    Kahramanımız 28 yaşında, evli ve bir çocuk babası. Eşiyle aralarına belki de kendinin bile anlam veremediği bir takım sorunlar sonucunda bir ayrılık girmiş. Biraz yalnız kalmak ve kendini dinlemek isterken şok bir haberle sarsılıyor. Önünde geçirebileceği yalnızca iki ayı olduğunu öğrendiğinde ise geçmişine doğru bir yolculuğa çıkıyor. O yolculuğun sonu ile ilgili pek çok tahminde bulundum, kendimce sonlar kurguladım. Muhtemelen onlara benzer bir sonla biter dedim. Yanıldığımı anlamam ise çok uzun sürmedi.
       Yalnızca iki ay ömrü kalan bir adam ne düşünür? Ne hisseder? Geride bıraktıkları ve de bırakacakları… Karısı ve çocuğu… İşi, geçmişte bıraktığı dostları ve de yalnızlığı… İşte kitap bunları anlatıyor ve de sorguluyor.
       İlk cümleleri okuyunca ister istemez bir duygusallık içine girdim. Sonuna varıncaya dek şiir gibi anlatıma kendimi kaptırdım. Son sayfaya hem gelmek istedim hem de istemedim. İkilem içinde bitirdim kitabı yani. Ama işte kitap bitip de kapağı kapatınca hissettim asıl hüznü. Uzun süre gözyaşlarımı tutamadım.
       Ben de farklı duygular uyandıran bir kitap oldu. Uzun süredir beni bu kadar düşündüren bir kitap olmamıştı. Olayın başlangıcını, sonunu ve de kahramanımızın adının hiç geçmemesini ilginç buldum. Yazarın okuduğum ilk kitabıydı, devamı da gelecek. Farklı bir konu arıyorsunuz işte bu kitap sizin için ideal bir seçim olacaktır.
  •   
  • Ve de çekiliş için; 
    * Çekiliş sonuçlarımız facebook sayfamızda açıklanacaktır.



Yeniden Başlamak İçin Güzel Bir Gün- Liane Moriarty, Bunları Biliyor musunuz? (3. Gün)

Yazarımız Liane Moriarty'nin,
















                                                                   biliyor muydunuz?

Yeniden Başlamak İçin Güzel Bir Gün- Liane Moriarty, Kitap Yorumu (2. Gün)

Yeniden Başlamak İçin Güzel Bir Gün- Liane Moriarty

                                                                       Kitap Tanıtımı

                                                                      Sayfa Sayısı: 490
                                                                       Basım Yılı: 2013
                                                                            Neo Kitap
                                                                               19 tl
    

   "Hatırlamayı istediklerimiz ve unutmayı seçtiklerimiz üzerine son derece etkileyici bir roman."
   -Oprah-

   Kitapları 16 ülkede yayınlanan Liane Moriarty, ününün bütün dünyaya yayılmasını sağlayan romanı Yeniden Başlamak İçin Güzel Bir Gün ile ilk kez Türkçede.

   Yeni evli, kocasına sırılsıklam aşık, ilk bebeğine hamile, hayattan zevk almayı bilen, dertsiz tasasız bir genç kadın olan Alice, spor salonunda düşüp kafasını vurduktan sonra kendini üç çocuk annesi, kocasıyla boşanma arifesinde, hayatın koşturmacası içinde kaybolmuş, orta yaşlı, mutsuz bir kadın olarak bulur. Sahip olduğu en değerli hazineyi göz açıp kapayıncaya kadar yitiren Alice hayatının en güzel anılarını geri almak için affetmeyi, affetmek için unutmayı, unutmak içinse her şeye yeniden başlamayı öğrenmek zorundadır.

   "Kendi sırlarını çözmeye çalışan bir kadının kimi zaman eğlenceli, kimi zaman yürek burkan, ama başından sonuna özel ve derinlikli hikâyesini arkadaşlarınızdan ve Hollywooddan önce ilk keşfeden siz olun." 
   -Booklist-

   "Yürekten, zekice ve kışkırtıcı... unutulmayacak bir hikâye."
   -Jennifer Crusie, Aşkı Bana Sorun yazarı-

   "Liane Moriarty iki Alicein öyküsünü büyük bir zarafetle kaleme almış. Seve seve bağlanılacak bir roman."
   -Kirkus-

   "Dokunaklı, tempolu ve kesinlikle çok keyifli."
   -Publishers Weekly-

   "Modern hayatın el değmemiş, ışık görmemiş gizemleri bir bir önünüze serilirken sayfaların nasıl akıp gittiğini anlayamayacaksınız."
   -Sunday Times-


                                                                      Kitap Yorumu

   “Neo Kitap” etiketiyle çıkan ilk kitap “Yeniden Başlamak İçin Güzel Bir Gün”. Tam 16 ülkede yayınlanan bir kitap olduğunu duyduğumda ister istemez beklentimi yüksek tutmuştum ve de beklentilerimi fazlasıyla karışladı. Okuyunca anladım neden bu kadar sevilip, bu kadar çok yerde yayınlandığını.
   Alice 39 yaşında, üç çocuk annesi bir kadın. Aynı zamanda bir zamanlar tutkuyla bağlı olduğu kocası Nick’le ayrılma sürecinde. Ve bir gün spor salonunda düşüp bayılıyor. Uyandığında ise o artık 29 yaşında ve ilk bebeğine hamile. Yani o öyle olduğunu sanıyor. Hafızasından tam 10 yıl uçup gitmiş. Olaylar işte böyle başlıyor. Sonrası mı? Sonrası kitapta J
   490 sayfalık bir kitap olsa da çekinecek tek şey sanırım başlayabilmek. Sonrasında zaten elinizden bırakmakta zorlanacaksınız. Her sayfasında ayrı bir olay ayrı komedi hatta ayrı bir hüzün. Bir ailenin hem iyi
günleri hem de kötü günlere tanıklık edeceğiniz ilginç bir hikaye.
   Nelerini sevdim ya da nelerini sevmedim diye düşündüğümde yapabileceğim pek fazla eleştirim olmadı. Tek eleştirim puntosunun biraz küçük olması idi. Onun dışında her şeyi çok güzeldi. Hele ki blog yazarı büyük-büyük babaanne. Çok sevdim onun yazılarını okumayı. Elisabeth’le üzüldüm onunla sevdim.
   İlk sayfasından itibaren beni içine çeken bir kitap oldu. Rahatlıkla da tavsiye edebilirim herkese. Neo Kitap’a da başarılar dilerim yayın hayatlarında. Daha çok kitaplarını da okuruz umarım.



                                                           Benim bu kitaba verdiğim puan ise ;
                                                                   
                                                       

BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI